Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’in Duâları – 3
Sa‘d b. Ebû Vakkas (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: Resûlullâh (s.a.v.) her namazın ardından şu cümlelerle muhakkak (Cenâb-ı Hakk’a) sığınırdı:
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُبِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَالْجُبْنِ وَالْهَرَمِ وَالْبُخْلِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ
Allâhümme innî e‘ûzü bike mine’l-‘aczi ve’l-keseli ve’l-cübni ve’l-herami ve’l-buhli ve e‘ûzü bike min ‘azâbi’l-kabri ve e‘ûzü bike min fitneti’l mahyâ ve’l-memâti.
Türkçe Anlamı:
“Allâh’ım, âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten sana sığınıyorum. Ve kabir azâbından Sana sığınıyorum. Hayâtın ve ölümün fitnelerinden Sana sığınıyorum.”
(Resûlüm) De ki: Eğer Allâh’ı seviyorsanız bana uyunuz ki; Allâh da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın. Allâh son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Âl-i İmrân, 31)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Nefsim yed-i kudretinde olan Allâhü zü’l-Celâl’e kasem ederim ki, hiçbiriniz ben ona pederinden, evlâdından ve nefsinden daha sevgili olmadıkça îman etmiş olamaz.” (Buhârî, 1.c.)
İbn-i Mes‘ûd (r.a.), Resûlullâh (s.a.v.)’i şöyle söylerken işittim; demiştir: “Bizden bir şey işitip de onu işittiği gibi (başkasına) tebliğ eden kimsenin Allâh yüzünü güldürsün. Tebliğ olunmuş nice kimse (vardır ki) dinleyenden daha muhâfazakârdır.”