Yakûtiyye Salevâtını Okumak
“Yakûtıyye Salevâtı”nı okumaktır. Bu salevât Şeyh Muhammed el-Fâsî Hazretleri’ne aittir.
Kim bu salevâta sabah ve akşam üçer kere okumaya devam ederse; o kişinin Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni rü’yâda, uyanık, hissî ve manevî olarak görmesi çok olur. (Saadetü’d-Dareyn, s. 533)
Şeyh Muhammed el-Fâsî Hazretleri, buyurdu ki:
Bazı ihvan ile halvete girdik. Ve hiç usanmadan ve ara vermeden yedi gün boyunca hep bu salevâtı okuduk. Halvetten çıkmadan, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleriyle yakaza (uyur bir halde) müşerref olduk. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleriyle bir araya geldik ve kendisinden birçok ilimler aldık. (Saadetü’d-Dareyn, s. 377)
YAKÛTIYYE SALEVÂTI
Okunuşu:
“İnnallâhe ve melâiketehû yusallûne alen-nebiyyi ya eyyehüllezine âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslime
Allâhümme salli ve sellim ‘alâ men cealtehû sebeben l-inşikâkı esrârike’l-ceberuyyeti
Ve i-nfilakı envârike’r-Rahmâniyyeti,
Fe-sâra nâiben ‘anil-hazretir-Rabbâniyeti ve halîfete esrarike’z-zâtiyyeti fe-hüve yâkûtetü ahâdiyyeti zâtike’s-Samediyyeti,
ve aynü mazhari sıfâtike’l-ezeliyyeti fe-bike minke sâra hicâben anke
ve sırran min esrâri gaybike hucibet bihî an kesirin min halkıke fehüve kenzul-mutalsem ve’l-bahruz-Zâhıru’l-mutamtam
Fe-nes’elüke’llâhümme bi-câhihî ledeyke ve bi-kerâmetihî aleyke en tuammira kavâlibinâ bi ef’âlihî ve esmâina bi ekvâlihî ve kulûbinâ bi envârihî ve ervâhınâ bi esrarihî ve eşbâhanâ bi ahvâlihî ve serâirinâ bi muâmeletihî ve bevâtınenâ bi müşâhedetihî ve ebsaranâ bi envâri muhayyen cemâlihî ve hevâtimi a’mâlinâ fi merdâtihî hattâ neşhedeke bihî vehüve bike fekûne nâiben ‘anil-hazrateyni bil-hazrateyn, ve edülle bihimâ aleyhimâ
Ve nes’elüke’llâhümme en tusallî ve tüselliye aleyhi salâten ve teslîmen yelkıyâni bi cenâbihî ve azîme kadrihi ve tecmeanî bi-himâ ‘aleyhi ve tukarribenî bihâlisı vüddihimâ ledeyhi ve tenfehanî bisebebi himâ nefhate’l-etkıyâi ve temnehanî minhümâ minhate’l-asfıyâi li-ennehû’s-sırra’l-masûn ve’l-cevhera’l-ferdilmeknun. Fe-hüve’l-yâkûtetü’l-müntaviyyetü ‘aleyhâ esdafün meknûnâtike ve’l-gaybubete’l-müntehabü minhâ esnafü ma’lûmatike
Fekane gayben min gaybike ve bedelen min sırrı rububiyetike hatta sâra bi-zâlike mazharan nestedillü bihî aleyke ve keyfe lâ yekünü kezâlike ve kad ahbertenâ bizâlike fi muhkemi’l-kitabike bi kavlike: “innellezine yübâyi’ûne innemâ yübâyi’ûnellâh…” fekad zâle annâ bizâlike’r-Raybü ve hasele’l-intibâhü
Ve’c’alillâhümme delâletenâ aleyke bihî ve muameletenâ me’ake min envâri mütâbe’atihî
Ve’rdıllâhümme ‘alâ men ce’altehüm mehallen lil-iktidâri ve sayyerte kulûbehüm mesâbîha’l-hüdâ, el-mütahhirîn min rikki’l-ağyâr ve şevâibe’l-ekdâri
Men bedet min kulûbihim düreru’l-me’ânî fe-cualet kalâidet-tahkîki li-ehli’l-mebânî ve’htertehüm fi sâbikı’l-iktidâri ennehüm min ashâbi nebiyyike’l-muhtari
Ve Radîtehüm li’ntisâri dînike fehümüs-sâdetü’l-ahyâri
Ve dâifellâhümme mezide ridvanike aleyhim mea’l-âli ve’l-aşîreti ve’l-müktefîne li-âsâri
Veğfirillâhümme zünûbenâ ve vâlidînâ ve meşâyihinâ ve ihvaninâ fillâhi ve cemî’i’l-mü’minîne ve’l-mü’minât ve’l-Müslimîne ve’l-Müslimât el-Mutî’îne minhüm ve ehli’l-evzâri…” (Saadetü’d-Dareyn, s. 375-376)
Manası:
Şüphesiz Allah ve melekleri, O Nebî’ye salât ediyorlar. Ey inananlar! Siz de ona salât edin ve çokça selam verin.
Ey Allah’ım! O zâta salât-ü selâm et ki O’nu, Ceberûtî sırlarının inşikâkına ve Rahmânın nûrlarının infilâkına sebep kıldın da böylece O, Rabbânî Hazret’in nâibi ve Zâtî sırlarının halîfesi oldu.
Artık O, Senin Samedî Zâtı’nın birliğinin yâkutu ve ezelî sıfatlarının mazharının aynısı oldu. Bu yüzden O, Seninledir ve Sendendir.
Senin (nûranî) hicâbın ve ğayb sırlarından bir sırrındır. Onu (kullarına gösterme)n sebebiyle mahlukâtının birçoğundan gizlendin.
O tılsımlı bir hazîne, engin ve coşkun bir deryâdır.
Ey Allah’ım! Senin yanındaki mertebesi ve Senin katındaki değeri hürmetine Senden şunu isteriz:
Bizim cisimlerimizi O’nun işleriyle, kulaklarımızı O’nun sözleriyle, kalplerimizi O’nun nurlarıyla, rûhlarımızı O’nun sırlarıyla, cesetlerimizi O’nun halleriyle, sırlarımızı O’nun muamelesiyle, içlerimizi O’nun müşâhedesiyle, gözlerimizi O’nun cemâlinin selâmının hayat veren nûrlarıyla, son amellerimizi de O’nun râzı olduğu şekilde ma’mur kılasın da Seni O’nunla O’nu da Seninle görelim.
Böylece ben iki Hazret’in birinin yaratması diğerinin de şefaatıyla o yüce iki makamın vekîli olayım da (taliplere) Onlarla Onları buldurayım.
Ey Allah’ım! Senden O’na öyle bir salât-ü selam etmeni dileriz ki:
O’nun makâmına ve yüce kadrine yakışsınlar.
Beni onlar sebebiyle O’nunla buluşturasın. Halis muhabbetleriyle huzuruna yakinlaş-tırasın.
Onlar sebebiyle bana, takva sahiplerinin rüzgârını estiresin.
Ve onlardan bana, seçkinlerin hediyesini bağışlayasın!
Çünkü O Resûlullâh (s.a.v.), korunmuş bir sırdır, gizli ve tek bir cevherdir.
O Resûlullâh (s.a.v.), Senin gizli sedeflerinin, üzerine dolanan bir yakuttur, türlü türlü ma’lûmatının, kendisinden seçildiği safi bir madendir.
Artık O, senin ğaybından bir ğayb, Rubûbiyyet sırlarından bir sırra mazhar olmuştur ki O’nunla Seni buluyoruz.
Nasıl böyle olmaz ki, sen muhkem kitabında:
“Şüphesiz seninle bî’atlaşanlar, ancak Allah’a bî’at etmiş olurlar” kavlinle bunu bize bildirdin.
Bu sebeple bizden şüpheler zaîl oldu ve uyanış hâsıl oldu.
Ey Allah’ımız! O’nunla Seni bulmamızı ve O’na karşı tavrımızı, O’na uymanın nurlarından nasîb eyle!
Ey Allah’ımız! O sahabeden razı ol ki:
Sen onları uyulmaya ehil kıldın.
Kalplerini hidayet yıldızları yaptın.
Bu sebeple onlar Senden gayrinin köleliğinden ve kederlerin şaibelerinden arınmış oldular.
O zâtlar ki ma’nâların incileri kalplerinden zuhur etti de sadece zahirden anlayanlara hakikat gerdanlıkları olarak takıldı.
Sen ki onları ezelî kaderde, seçkin peygamberinin ashabı olarak seçtin ve dinine yardım için onları beğendin.
Artık onlar en hayırlı büyükler oldular.
Ey Allah’ımız! Onlarla birlikte Ehl-i Beyt’e, o muhteşem kabîleye ve sünnetlere uyanlara da rızânı kat kat ihsân eyle!
Ey Allah’ımız! Bizim, anne-babalarımızın, hocalarımızın, Allah yolundaki kardeşlerimizin, bütün mümin ve müslim erkek ve kadınların, içlerinden itaatkârların ve günahkârların günahlarını bağışla! (Âmin).