Camiye Giriş Duası

اللَّهُمَّ إنِّي أسْأَلُكَ بِحَقِّ السَّائِلِينَ عَلَيْكَ، وَأسْألُكَ بِحَقِّ مَمْشَايَ هذَا. فإنِّي لَمْ أخْرُجْ أشَراً وََ بَطَراً وََ رِيَاءً وََ
سُمْعَةً. وَخَرَجْتُ اتِّقَاءَ سُخْطِكَ وَابْتِغَاءَ مَرْضَاتِكَ. فَأسْأَلُكَ أنْ تُعِيذَنِي مِنَ النَّارِ وَأنْ تَغْفِرَلِي ذُنُوبِي. إنَّهُ َ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إَّ أنْتَ
Ebu Saidi’l-Hudrî (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Kim evinden namaz kılmak üzere çıkar ve: “Ey Allahım! Senden isteyenlerin senin katındaki hakkı için ve şu yürüyüşümün hakkı için senden istiyorum. Ben kibirlenmek, böbürlenmek veya görsünler, desinler gibi adi maksadlarla evden çıkmış değilim. Senin gazabından sakınmak, rızanı kazanmak için evden çıktım. Öyleyse beni ateşten korumanı istiyorum, günahlarımı bağışlamanı talep ediyorum. Çünkü senden başka günahları affeden yoktur” diye dua eder, (yalvar yakar olursa) Allah Teala hazretleri, ona (rahmet) yüzüyle teveccüh eder ve yetmiş bin melek de kendisi için istiğfar eder.” (İbn-i Mâce)
Her sabah bir melek, müslümanların kabristanlarında ses¬lenir ve: «Ey tahttan teneşir tahtasına inen sultanlar, ey ömrünü boşa geçirmiş yaşlılar, ey dünyâ görmeyen gençler, ey kabir zindanında mahbûs olanlar, ey toprak altındaki hücrelerde bulunanlar! Siz bu toprak al¬tında ve dar kabir içinde, ne istersiniz? Her biri hal dili ile, bize dünyâ ma¬lı ve mülkü lâzım değil, ihtiram ve ihtişam da istemeyiz, bütün arzumuz, bir defa cemâat safında bulunmak, yâhud bir defa Allahü Teâlâ’yı zikr edebilmektir derler.»
Ey âhireti unutmuş, dünyaya bağlanmış insan! Sen de çok yakında kabir zindanında hapsedilirsin. Allahü Teâlâ’dan utan ve öm¬rünü boşa geçirme. Çünkü ömür, dünya oyuncakları ile geçmekten kıymetlidir. Bugününün işini yarına bırakıyor musun; dünyâ için on, bel¬ki yüz senelik geçimi düşünmek derdindesin. Ömür çok değerli bir sermâyedir. Sonsuz kazancı te’mîn et. Çünkü âhirette pişmanlık fayda sağlamaz.
Habib Abdullah el-Haddad, «Dinî Nasihatlar» adlı kitabında Resûlullah’ın (s.a.v.) «CemaatIe kılman namaz, tek başına kılınan namazdan yirmiyedi derece daha efdaldir», hadîs-i şerifini zikrettikten sonra der ki: Öğrenmekte ve tatbîk etmekte zorluk bulunmayan bu dinî ve uhrevî kazancı kim küçük görürse, di¬nî menfaatlerden gafleti büyük olur. Âhiretle ilgili işlere rağbeti az olur. Hakir ve kolay olan dünya ka-zancını elde etmek için zorluklara göğüs gerer. Büyük bir yorgunluktan sonra basit bir şeye ulaştığı zaman bu yorgunluğu unutur, fani dün¬ya kazancından nail olduğu şeyi büyük bir gani¬met sayar.
Bu vasıflara sahip olan kimse, Allah in¬dinde münafıklardan olmaktan ve Allah’ın azabıyla korkuttuğu şüpheci kullar zümresinden ol¬maktan korkmaz mı?
Ya Rabbi! Cemaat namazı ve diğer kulluk vazifelerinde bizi muvaffak kıl, onlardan geri kalmaktan koru, kötülüklerden muhafaza et.